Yarım Kalmış Hikayem..
<Bölüm-1 ... Takvimlere
Vakit kimimizde bahar der ,kimimiz de güz. Bizim yapraklarımız açarken karşımızdakinin solduğu mevsimdir yaşınılan. .. Hani doğru kişiyi bulursunuz tamam işte dersiniz de bitürlü ulaşamazsınız ya .Bu kader değildir bu takvimlerin azizliğidir....
Adam şehirde tek başına dolaşıyordu...Üstünde derisinden öte kendine yapışmış şeklide duran takım kıyafetiyle , rüzgarın açtığı ceketinin düğmelerini düşünmeden yürüyordu...Nereye ve kimeydi bu yolculuk sorularıyla oyalamıyordu kafasını..aklına takılan sadece zamandı..
Erken çiçek veren erik ağaçları meyve vermezmiş sözünü tekrarlayarak yürüyordu... ben buldum demişti birkere .Sözü büyüktü..Geçmiyordu boğazından...
Küçükken yediği çikolataların acısı gibiydi tek farkı bu sefer güzel olan şeyin adı AŞKtı... Ve AŞK 'ın uzun süreli tüketileceğini daha orta okuldayken öğrenmişti...
Bölüm-2 ... Saatlere
"Sen gittiğinde kıştı"..diyordu kız elindeki kağıda bişeyler yazmayı bıraktığında. Parkın kendisinden önceki ziyaretçilerinin sıkılımadan işaretler bıraktığı demirbaş banklarından birinde oturuken....Okul yılları , yaşadığı kent aklına geliyordu siyah - beyaz bir filmin kareleri gibi. Bu filmlerde üzülmüştü , sevinçleride olmuştu elbette ama onun içini burkan bu duygu halleri değildi.
Sağ koluna taktığı saatine bakarken akrep ve yelkovanın sistemli ilerleyişeneydi isyanı... Neden her sevme hikayesinde bir bekleyen ve bir bekletilen olmak zorundaydı. İnsanların sevgilerinin değeri onsuzken tahamül edebilme gücüylemi ölçülüyordu..
Tüm adını ezberlediği şairlerin tek ortak özeliğiydi bu yarım kalmışlık..
evet..evet
Onunkisi yarım kalmışlıktı... tamamlanamamış bir anıt... Yelkovanın izinden ilerleyememiş bi akrep ezberlenmişliği...Oturduğu banktan yavaşça doğruldu...
ayağa kalktı.
Ve gözleri ayağının dibindeki sigara izmaritlerine takıldı. birsürü izmarit vardı birsürü yığın... Yavaşça izmaritleri almak için yere doğru eğildiğinde gözleri bir şeye takıldı...
Sigaraların bikaç tanesi daha yarısı bile içilmemişken yere atılmıştı ve bu yarım bırakılmışlıkların filtresinde rujunun izleri kalmıştı...
Bölüm-3 ... Karşılaşma
Esmekte olan rüzgar genç adamın sırtına bir yüktü...Bu rüzgar değilmiydi kaşiflerin yelkenlilerine dolup onları diyar diyar gezdiren , peki şimdi sorun neydi ? İnsanın kendisinise dair yapmaya çalıştığı geçmiş rotalı yolculuklar keşiften sayılmıyormuydu , Yeryüzü bilimleri sözlüğünde...
Genç adam ilerliyordu...bir yere varmak için değil , yol gidiyor diye
Kadın parkta bıraktığı kaderinin heykeline donuk gözlerle bakmayı bırakıp , hafifçe sendeleyerek ayağa kalktı. Başı ağrıyor olmalıydı..Uykusuz uzun bir gece , yorucu hatıraları taşıma hammalığı ... ciğerlerine çektiği park çiçeklerinin kokusu...
Üzerine baktı ... Siyah elbisesi toz olmuştu oturduğu bankın tozları sandı ilk önce. Eliyle yavaşça tozu silkmeye çalıştı... Birkaç yavaş vuruşun ardından daha sert vurmaya başlamıştı - Lanet olsun diye kendi kendine söylenerek daha bi kuvvetli vurmaya başladı... Her darbesinde vücudu biraz daha pembeleşiyor...canı daha fazla acıyor. O daha sert vurmaya çalışıyordu...sonunda dayamadı kazanan elbisesindeki leke olmuştu... Birden gözleri sulandı...
- Nasıl bir imhitan bu...yetmez mi ? diye bir kadın haykışı duyuldu bütün gece parkta uyumuş kıyafeti hiç park sakinlerine benzemeyen uzun saçlı...siyah elbiseli kadından....
Ağladı...
park sustu...
çiçeklerin kokusu hala burnundaydı ...
Bölüm-4 ... Başka filmlerin Kahramalarına...
Genç adam yolun nereye vardığını bilmeden kaptırmıştı kendini etradfından geçen insan yüzlerine bakmıyordu onun aradığı o yüzlerden birinde değildi...Hani yağmurdan sonra nehirlerin suları bulanık olur ya...işte ben o haldeyim diyordu kendi kendine....
Sonra bir ses duydu kendisine ait bilinmeyen keşiflerini biiren ...Bir kadın bağırıyordu... Parkın ortasında oturduğu banka yığılmış bir şekilde... Ne derdi vardı acaba ? diye soracakken kendisine . Hali aklına geldi... " kendini kurtardında bir o mu kaldı" dedi içinden gelen isyankar ve yeni biduruma razı olmayan bir ses ....
Mendilini arıyordu kadın bir bankın üzerinde gözyaşlarına hakim olmazken ... Birden sinirleri çözülmüştü... Bahaneydi elbisesin kirlenmesi , tozu silkmek için vurduğu darbelerin etkisi hepsi bahaneydi...Zaten ağlamasının nedenide oydu ve o ne yazık ki bunları biliyordu...
"kendimi toparlamalıyım"diye kendini teselli etmeye çalışıyor bir yandanda hızlıhızlı çantasındaki mendilini arıyordu... Mendili yoktu...
-olmalıydı ama dedi .Yoktu işte yoktu..Herşeyin ters gittiği birgünde bunun nasıl olmasını beklersin diye aklında mantıklar kuraya başlamış yeni bir yenilgi hikayeseine nekadar katlanabileceğinin hesabını yapmaya başlamıştı bile....
Ne kadar çabaladı... kaç vakit geçti...ama olmayını var edecek gücün olmadığı kulluğuyla... pes etti..
Yüzündeki makyajı akmıştı... Hüzünlü olmasada yorgun haline uyuyordu budurum... Yenilmenin rengi akan makyajıydı... Hala aklında mendil fikri vardı kadının...
Sağa sola bakınmaya başladı...
Az ötede elleri ceplerinde başı önde ilerleyen genç adamı gördü... Tüm yenilmeleri ilk baştan göze alıp ayağa kalkarak kendisinin bile duymadığı ama duymak isteyenin yıllarca provasını yaptığı bir sesle ...
-Affedersiniz bakarmısınız
1 yorum:
İlk okuduğum zaman da sonrası aklıma takılmıştı...
Yorum Gönder